Abdulkadir
|
|
« : 06 Şubat 2021, 00:23:50 » |
|
Bugün Hacıveyiszade Mustafa KURUCU'nun vefat günü. Allah Azze ve Celle rahmet eylesin. HACIVEYİSZADE MUSTAFA KURUCU (RAHMETULLAHİ ALEYH) Allah Azze ve Celle "İmen edenlerin velisidir.." buyurur Bakara Suresi 257. Ayette. Yani bütün Müminler Allah dostudur. Bir de peygamberler başta olmak üzere alimlerin, şehidlerin ve takvada ilerlemiş ve şüphelilerden bile kaçınan Müminlerin elbette özel derecelerinin olduğunu farklı ayetlerden anlıyoruz. اَلَٓا اِنَّ اَوْلِيَٓاءَ اللّٰهِ لَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَۚ﴿٦٢ اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَكَانُوا يَتَّقُونَۜ ﴿٦٣ لَهُمُ الْبُشْرٰى فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَفِي الْاٰخِرَةِۜ لَا تَبْد۪يلَ لِكَلِمَاتِ اللّٰهِۜ ذٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظ۪يمُۜ ﴿٦٤﴾ Yunus Suresi 62,63 ve 64 Âyetlerde, Yüce Rabbimiz Veli kullarından bahseder; "Bilesiniz ki Allah dostlarına asla korku yoktur; onlar üzüntü de çekmeyecekler. Onlar ki, iman etmişler ve takvâya ermişlerdir, işte onlara hem bu dünya hayatında hem de âhirette müjdeler olsun! Allah’ın sözlerinde değişme olmaz; (öyleyse) en büyük kazanç budur." Bu ayetlerden Allah'ın veli kulu olabilmek için evvela iman etmek ve daha sonra da takva sahibi olmak gerektiğini anlıyoruz. Takva; haramlardan yüz çevirmek, farzları yerine getirmektir. Tarih boyunca toplumumuz böyle takvasına şahid olduğu kimselere "Allah dostudur" diye haklarında hüsnü zannda bulunmuşlardır. Yüce dinimiz İslâm her konuda bizlere ölçüleri öğretmiştir. Bir alimi sevmek nasıl ki gerekli ise aynı şekilde övgüde de aşırıya kaçmakda doğru değildir. Bir kimseyi öveceğimizde Hadis-i Şerif'ten de öğrendiğimize göre "benim kanaatime göre şöyledir" ifadelerini kullanmak gerekir. (Buhâri, Şehadet :16 ; Müslim, Zühd :65) Salih zatların hayat kıssalarından zaman zaman bahsetmek kişinin maneviyatına katkı sağlar. Çünkü burada bir hatırlatma vardır. "Ne güzel İslam'ı yaşamışlar ben de öyle olayım" der kişi. Üstelik bildiğimiz veya bilenlerden dinlediğimiz kişileri hayırla yad etmekte onlara karşı bir vefanın gereğidir. Hafızu'l Kur'an Hadimu'l İslam Konya'nın manevi mimarı Hacı Veyiszade Mustafa KURUCU' yu (Rahmetullahi Aleyh) tanımak, İslam yolunda himmet ve gayretlerimizin çoğalmasına vesile olacaktır. Hacı Veyiszade Mustafa Efendi, 1887 yılında Konya'da sedirler mahallesinde dünyaya geldi. Babası dönemin büyük alimlerinden Adliye medresesi müderrisi Hacı Veyis Efendi annesi Fatıma hanımdır. Babası 1934 yılında vefat eder. İlk ilmini babasından alan Mustafa Efendi genç yaşta icazet aldı ve 22-23 yaşlarında Islah-ı Medaris-i İslamiyye üniversitesinde hocalık yaptı ve çok öğrenciler yetiştirdi. Daha sonra da Piri Mehmet Paşa camiinde 25 yıl İmam Hatiplik ve merkez vaizliği görevlerinde bulundu. Piri Mehmet Paşa camisinden sonra Aziziye cami İmam Hatipliği'ne getirildi. Öğrenci yetiştirme ve irşad görevleri kesintisiz vefatlarına kadar devam etti. O karanlıktan şikayet etmeyip "bir mum da ben yakayım" diyen bir gönül insanıdır. 'KURUCU' soy isminden de anlaşılacağı gibi Konya'da bir çok hizmetin öncüsü ve kurucusu olmuştur. Bu anlamda ilk İmam Hatip okulu, hastane, üretime vesile olacak fabrikaların temel atma töreninde daima Hacı Veyiszade Mustafa Efendi vardır. Özelde Konya'ya genelde tüm Türkiye'ye yönelik yaptığı en önemli hizmet, merkez İmam Hatip Lisesinin yapımında ve orada okuyacak öğrencilerin eğitimini tamamlamasında büyük katkılarının olmasıdır. Öğrencilerini çok sever onların ihtiyaçlarını karşılar ve sadece ilimle meşgul olmalarını isterdi. Bazı öğrencileri zikir virdlerinden ve nafile ibadetlerden bahsedince onlara şöyle nasihat eder ; "Evladım siz farzları yapın sünnetlere önem verin yeter, nafile ibadetlerle meşgul olmayın sizin şu anda ilimde ilerlemeniz gerekir. Sizin nafile ibadetiniz ilimdir". O, İmam Hatip okulunda öğretmen, Aziziye camisinde İmam, sokakta ve caddede kimsesizlerin yardımcısı olmuş, son derece mütevazi ve Nebevi ahlakla adeta bütünleşmiş bir gönül adamıdır. Derin ilmini halkın anlıyacağı şekilde sunabilmiş ve onlarla sosyal hayatın içinde yer almıştır. Yıllarca namazları hatimle kıldırmış namaz aralarında özellikle sabah namazı sonrası Azizeye camisinde işrak vaktine kadar cemeate sohbetler yaparak bir çok kişinin manevi cihetle ilerlemesine vesile olmuştur. Bir gece evine doğru giderken komşusu olan genç adamın sarhoş bir halde sokakta yattığını görür hemen ayağa kaldırır elinden tutarak yavaş yavaş evine götürüp eşine teslim eder. Sabah adam uyanınca hanımı kocasına dün gece olanları anlatır. Adam; "Hacı Veyiszade Mustafa hocamız benim gibi bir adamın ayıbını örtüp eve getirdi öyle mi?" der ve tevbe edip yeni bir hayata başlar. En önemli özelliği gece gündüz "İnsanlığın en hayırlısı insanlığa faydalı olandır" hadis-i Şerifiyle adeta hayatının bütünleşmiş olmasıdır. Kendi ve ailesinin asli ihtiyaçları dışında zamanını öğrencilerin eğitimine ve halkın irşadına ayırmıştır. Niçin bir eser kaleme almıyorsunuz? dendiğinde manidar bir cevap verir ; "Bir kalpten bin kitap çıkar, fakat bin kitaptan bir kalp çıkmaz". Halkın hizmetine koşturmaktan kitap yazmaya vakti kalmamış ama kitap yazacak, okuyacak ve okutacak talebeler yetiştirmiştir. Mustafa Efendi'nin önemli hatıralarından birisi de çokca selam vermesidir. Aziziye camisinden merkez İmam Hatip Lisesine gidiş gelişlerinde hem esnaf olsun hem de yolda yürüyenler olsun önüne gelen herkese tebessümle selam vererek bu konuya çok ihtimam gösterirmiş. İnsanlar onu çok sever ve selamını almak için esnaf kapı önüne çıkarmış. Mustafa efendi gibi zatlara "gönül adamı" denmesinin önemli sebebleri vardır. Onlar hakikaten gönül adamıdır. Yani insanları sevindirmek, kalplerini kazanmak ve hizmet etmek en önemli meziyetleridir. Mustafa Kurucu efendi bir gün pazardan patlıcan getirir eve, hanımı itiraz eder "patlıcana ihtiyaç yoktu niçin aldın? der. Hacıveyiszade Mustafa efendi: "Muhsine! Pişirdiğini yeriz fazlasını komşulara dağıt. Bunu satan kişi pazarda ekti, dikti, suladı ve pazara kadar yayan geldi. O adamın malını satın alınca bir gidişi vardı evine, onun ferahlayıp, çuvalını katlayıp koltuğun altına alıp evine gitmesinden aldığım zevk, pişireceğin patlıcandan kıymetli geldi bana.. " Alim ve şair Medine-i Münevvere'de vefat etmiş olan Ali Ulvi Kurucu Rahmetullahi aleyh amcası Mustafa efendi hakkında şunları söyler ;"Amcamın, iyilik etmekten büyük zevk alan bir mizacı vardı. Tebessümüyle, hatır sormasıyla, yakın alakası ile gönülleri fethederdi.. Maaşından başka geliri yoktu. Onun da mühim bir kısmını dağıtırdı. Rahime halam öyle derdi : " Ağabeyim o hale geldi ki, Allah bilir, okuldan eve gelinceye kadar, maaşının yarısını dağıtıyor gibi.." ( Üstad Ali Ulvi Kurucu, Hatıralar 1/198) O bütün bu hizmetleri sadece Allah rızası için yaptı. Şu misafir olduğumuz dünyadan ayrılırken geriye binlerce talebe ve hizmet sahası bırakmıştı. Öğrencilerinin bursu ve fakirlere yardımcı olmak için maaşının önemli bir kısmını infak ediyordu bundan dolayı maddi anlamda bir birikim yap(a)mamıştır. Bir şahid anlatıyor "Hacı Veyiszade Mustafa Efendi ile maaşlarımızı aldık eve doğru gidiyorduk bir kaç saat içerisinde bütün maaşını ihtiyacı olan kişilere dağıttı" Bulunduğu durumu ve konumu kullanarak hiç bir menfeat peşinde olmamış, ömrü boyunca tek derdi yeni toplumda eğitimli ve ahlaklı öğrencilerin yetişmesi olmuştur. Bu uğurda bir takım zorluklarla karşılaşsa da yılmamış, mücadeleye devam etmiştir. 'Bir toplumun ilerlemesi için imanlı ilim adamlarına ihtiyaç olduğu' gerçeğiyle hareket ederek, ömrü boyunca yılmadan usanmadan büyük bir aşk ve ihlasla öğrenci yetiştirmeye devam etmiştir. Kendisine engel olmaya çalışanlara aldırış etmemiş "Bir talebenin yetişmesi için bin münafığın kahrını çekmeye hazırım" diyerek, geri adım atmak bir tarafa bütün gücüyle koşturmaya devam etmiştir. Hacı Veyiszade Mustafa Efendi, sadece hafızlık Arapça ve diğer İslami ilimlerle yetinmeyip çif kanatlı diyebileceğimiz ilmiyle amil olmuş ve nafile ibadetlerle Allah'a yakın olan, gönül gözü açık feraset sahibi muvahhid bir Mümin'di. Bir çok kerametine öğrencileri ve cami cemeati şahid olmuş fakat Hacıveyiszade Mustafa Efendi ( Rahmetullahi Aleyh) böyle şeylere ehemmiyet vermeyip asıl kerametin istikamet üzere bir hayat yaşamak olduğuna daima vurgu yapmıştır. Bir cemeate değil cemiyete, bir guruba değil ümmete adam kazandırma derdinde olmuştur. Ömrünün son yıllarında şeker hastalığına yakalandığında "Rabbim bana şeker gibi bir hastalık vermiş" diyerek güzel bir nükte ile hastalığı Allah'tan gelen bir misafir olarak karşılayarak, Rabbine olan teslimiyetini göstermiştir. Yine zaman zaman sohbetlerinde "üç yerde aklım başımdan gider" der. "Birincisi namaza durduğumda, ikincisi Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin ismi geçtiğinde, üçüncüsü evime misafir geldiğinde". Belki salavat çekmeyi unuturum veya duyanlar unutur da bir saygısızlık olur düşüncesiyle Peygamberimizin ismini sohbetlerde özellikle söylemez, rahmet elçisinden bahsederken "NEBİ ZİŞAN EFENDİMİZ, RESÜL-Ü EKREM EFENDİMİZ" gibi cümlelerle peygamberimizi anlatmıştır. Gönüllere taht kuran Mustafa Efendi yıllar geçmesine rağmen hala sevgisi kalplerde devam etmektedir. Bazı üniversitelerde öğretim görevlisi, bazı illerde emekli müftü İmam vb. öğrencileriyle nesillerden nesillere hatıraları aktarılmaya devam ediliyor. Merkez İmam Hatip vb. binalar kolay yapılmamıştır. Bir alim sıfatıyla İmam Hatip binaları ve burada okuyacak öğrencilerin ihtiyaçları için insanlardan para toplamak, bunu defeatle yapabilmek kolay bir hizmet değildir. Hatta Allah için para toplarken gönlünü incitici sözler darfedenler olsa da hiçbirine aldırış etmeden yoluna devam etmiştir. İmam hatip okulundan nice ilim adamları yetişmiş ve insanlığı aydınlatmıştır Allah'ın izniyle. Mustafa Efendi Rahmetullahi aleyh 1960 yılında 5 Şubat Cuma günü vefat eder. 6 Şubat Cumartesi öğlen namazı Kapu camminden cenazesine o günün şartlarında on binler katılır. Kapu camisinden üçler mezarlığına, mesafe kısa olmasına rağmen saatler sonra ancak ebedi istirahatğahına tevdi edilebilmiştir. Allah bir kolunu sevdi mi insanlara da sevdirir. Bu vesile ile başta Hacı Veyiszade Mustafa Efendi olmak üzere vefat eden, bu Din-i Mübin-i İslam'ı nesillerden nesillere dosdoğru bir şekilde aktaran tüm alimlere hocalarımıza ve öğretmenlerimize Allah rahmet eylesin. Sağ olanlara hayırlı sağlıklı ve uzun ömürler versin. (Abdulkerim Temizcan / Konya ) Faydalınalınan kaynaklar ; 1) Ali Ulvi KURUCU ; Hatıralar 2) Mehmet Ali Uz ; Hacıveyiszade Mustafa Efendi ve ailesi 3) Mustafa Özdamar ;Hacıveyiszade Mustafa Efendi 4) Mekale, hazırlayan ; Ali Cahit Selvi
|